TİDAF
BAŞKANI İHSAN ÖNER İLE SÖYLEŞİ
AB
ülkeleri içinde Türkiye’nin birliğe alınmasını
isteyenler ve istemeyenler vardır.
Biz millet olarak çok duygusal olmamıza karşılık,
Avrupa soğukkanlı bir özelliğe sahiptir.
Türkiye'nin AB'ne alınmasını elbette istiyor
ve bunun gerçekleşmesi için de TİDAF olarak üzerimize
düşen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.
Çokca sözü edilen „globallaşma“nın öncüleri
işverenler olmuştur.
Öncelikle çocuklarımızın eğitimine çok
önem vermeli bir meslek sahibi olmalarını sağlamalıyız
Ben bir '' müslüman demokrat '' olarak Hıristiyan
Demokratların partisi
olan CDU'yu tercih ettim.
Türk toplum olarak birlik ve beraberlik içerisinde hareket
ederek gelişmeleri iyi takip etmeli, tedbirleri zamanında
almalıyız.
45 yıllık geçmişimiz geleceğimizin
aynası olacaksa; maddi kazanımlar, manevi kayıpları
dengelemeye yetmedi.
Herkese saygı ve selamlarımı ileterek,
'' neydim ne oldum“u bırakıp, ne olacağımı
daha fazla düşünmeye davet ediyorum.
Mahmut
Aşkar:
İhsan Bey, sohbetimize klasik bir soruyla başlamak
istiyorum: İhsan Öner kimdir?
İhsan
Öner:
Belki de soruların en zoru, „ben kimim“
sorusuna cevap vermektir. Ancak kimlik bilgileri olarak
cevaplamam gerekirse; ben Allah’ın lütfuyla
Pakize’den doğma, Mustafa oğlu, Tunceli’nin
Mazgit Kazası, Akpazar Nahiyesi, İsmailli Köyü’nde
1956 yılında dünyaya gelmiş bir ademoğluyum.
Elazığ'da liseyi bitirdikten sonra yüksek tahsil
yapmak amacıyla Almanya'ya geldim. Burada İnşaat
Mühendisliğini ve Açık öğretim fakültesi
işletme bölümünü bitirdim. Evli ve 3 çocuk babasıyım.
Darmstadt ve Mainz Türk İslam Kültür Derneklerinin yönetiminde,
1979-1985 yıllarda da Türk Federasyonu'nunda Genel
Sekreter ve Başkan Yardımcılığı
olarak görev aldım.
Avrupa Türk İslam Birliği’nin( ATİB)
kurucu üyeleri arasında yer almak da bana nasip oldu.
Daha sonra mesleğimle ilgili olan inşaat sektörüne
yöneldim ve 1992 yılında aynı dalda çalışan
firmalarla birlikte kısmen başkan olarak 8 yıl
görev aldığım Alman-Türk Müteahhitler
Birliği'ni (ATMB) kurduk.
1993'te kurduğumuz Türk-İşadamları
Dernekleri Avrupa Federasyonunda 1994-1996 arası başkan
yardımcılığı, 1996'dan beri de başkanlığım
devam etmektedir.
Mahmut
Aşkar:
Almanya’daki belli başlı birkaç Türk
İşadamları Dernekleri’nden birisi de TİDAF’dır.
Başkanı olduğunuz kuruluş hakkında
biraz malûmat verir misiniz?
İhsan
Öner:
Almanya'daki Türk İşadamları Dernekleri
tarafından 1993 yılında kurulan
Federasyonumuz TİDAF, Avrupa'nın diğer ülkelerinde
faaliyet gösteren derneklerin katılımıyla
1996 yılında Avrupa Federasyonu kimliğini almıştır.
Halen 13'ü Almanya'da, 7'si ise İngiltere, Polonya,
Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'da olmak üzere 20 üye
derneğimiz bulunmaktadır.
Küçük ve orta ölçekli işletmeleri bünyesinde
toplayan Federasyonumuz sadece Almanya'da değil, tüm
Avrupa'da en çok işadamı derneğini çatısı
altında toplayan ve yapısı itibariyle eşi
olmayan bir kuruluştur. Zira Avrupa geneline yayılmış
başka bir işadamı kuruluşu bulunmamaktadır.
Mahmut
Aşkar:
Ağırlıklı Almanya olmak üzere, Batı
Avrupa’daki Türk İşadamları potensiyeli ne
kadardır? Söylendiği, yazılıp-çizildiği
kadar var mı, yoksa abartılıyor mu?
İhsan
Öner:
Biz herşeyi abartmasını seven bir
yapıya sahibiz. „Ya olduğun gibi görün, ya da
göründüğün gibi ol“ sözünü hep söyleriz ama
buna uymayız. Çoğunluğu küçük ve orta ölçekli
işletmelerden oluşan aralarında tabiiki büyük
sanayi kuruluşları da bulunan bir Türk
İşadamı potansiyeline sahibiz, ancak bu
potansiyeli nasıl kullanacağımızı
ve hangi imkânlara ulaşabileceğimizi halen tam
olarak anlamış değiliz. Yeterli olmamakla
birlikte, hemen hemen her sektörde temsil ediliyoruz. Halen
„ben“ demekten kurtularak, „biz“ diyecek şuuru
yakalamış ve arzu edilen düzeyde organize olmuş
değiliz. „Biz varız ve işte buradayız“ı
rahatca söyleyemiyorsak, kendimizi aşmada ciddi sıkıntılarımız
var demektir. Çokca sözü edilen „globallaşma“nın
öncüleri işverenler olmuştur. Buradaki mevcut işveren
potansiyelimiz de, biz noktasından hareket ederse,
sermeya ve tecrübe birliği sağlayarak, şimdikinden
daha güçlü bir konuma gelebiliriz.
Mahmut
Aşkar:
TİDAF Başkanı olarak, herkesten biraz daha
fazla sizi ilgilendirdiğini zannetiğim, Türkiye’nin
AB’ne alınıp alınmamasıyla ilgili görüşünüz
nedir?
İhsan
Öner:
Bu
sorunun cevabını kimse net olarak veremez. Burada
söylenecek şey, sadece bir temenni olabilir. Çünkü,
AB ülkeleri içinde Türkiye’nin birliğe alınmasını
isteyenler ve istemeyenler vardır. Biz millet olarak çok
duygusal olmamıza karşılık, Avrupa soğukkanlı
bir özelliğe sahiptir.
Türkiye'nin
AB'ne alınmasını elbette istiyor ve bunun gerçekleşmesi
için de TİDAF olarak üzerimize düşen görevi en
iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.
Ancak Avrupa'nın ve AB'nin geçmişteki Türkiye
politikasına baktığımızda bir çok
tutarsızlıklarla karşılaşıyoruz.
Bugün evet diyen, yarın hayır diyebilir ya da
tersi de olabilir. 10-15 yıl sonra ekonomik ve siyasi
olarak dünya ne durumda olacak? Avrupa
ne durumda olacak? Türkiye ne durumda olacak? Gelişmelerin
olumlu etkisi de olabilir, olumsuz da .
Mahmut
Aşkar:
Siz
aynı zamanda Türk kökenli Alman vatandaşı
ve CDU üyesisiniz. Bu partinin bilhassa buradaki Türklere
ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği
konusundaki tutumu bellidir.
Bütün bunlara rağmen CDU’yu tercih edişinizin
sebebini öğrenebilir miyiz?
İhsan
Öner:
Evet
ben bir '' müslüman demokrat '' olarak Hıristiyan
Demokratların partisi
olan CDU'yu tercih ettim. Türkiye'ye ve Türklere
karşı gibi görünen bu partiyi diğerlerinden
daha samimi buldum. Benim sıkıntım hep ikiyüzlü
olan insanlarla olmuştur.
Bu nedenle CDU'yu tercih ettim, burada
daha etkin olabiliyor, Türkler ve Türkiye ile
ilgili olumsuz politikalarını değiştirmeleri
için yüz yüze mücadele edebiliyorum. Dışarıdan
gazel okuyanlardan olmak istemiyorum. Bir etkimiz olacaksa
bunu parti içinde yapmak gerekir kanaatindeyim.
Mahmut
Aşkar:
Partinizin veya partililerinizin muhafazakâr yapıya
sahip bir Türk’ü bünyelerine kabullenmeleri zor olmadı
mı? En azından
parti içinde uyumu sağlayabildiniz mi?
İhsan
Öner:
11 yıl Mainz Yabancılar Meclisi Başkanlığı
olarak görev yaptım ve tüm Belediye Meclisi toplantılarına
düzenli olarak katıldım. Bu
nedenle partilerin il yöneticileri ile birbirimizi tanıyorduk.
Kendinizden eminseniz bir sıkıntı yaşamazsınız.
Ben açık sözlü bir insanım, fikirlerimi ortaya
koyar tartışırım, Parti içindeki bazı
kişileri ettkilediğim oluyor. Ancak tek başına
bir partinin politikasını değiştirmek mümkün
değil tabi.
Mahmut
Aşkar:
Bildiğimiz kadarıyla, ikâmet ettiğiniz Mainz
şehir belediyesinde de belli görevleriniz,
sorumluluklarınız var. Bunlar hakkında biraz
bilgi verir misiniz?
Daha
önce belirttiğim gibi 11 yıl Mainz Yabancılar
Meclisi başkanlığını yürüttüm. 2
ay önce bu görevi gençlere yol açmak amacıyla
devrettim. Mainz Şehir İdaresi tarafından ''
Mainzer Pfennig'' diye adlandırılan bir ödüle
laik görüldüm.
İhsan
Öner:
Siz cemiyet hayatından gelen bir işadamısınız.
AB ülkelerinde yerleşik olarak yaşayan vatandaşlarımızın
geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Yıllardan beri devam eden iş piyasasındaki
olumsuz gelişmeler, işsizlik, pahalılık
tabi Avrupa'da yaşayan Türkleri de etkilemektedir.
Bu nedenle öncelikle çocuklarımızın eğitimine
çok önem vermeli bir meslek sahibi olmalarını sağlamalıyız.
Türk toplum olarak birlik ve beraberlik içerisinde hareket
ederek gelişmeleri iyi takip etmeli, tedbirleri zamanında
almalıyız. Bulunduğumuz ülkelerin
siyasetinde aktif rol almalıyız.
45 yıllık geçmişimiz geleceğimizin
aynası olacaksa; maddi kazanımlar, manevi kayıpları
dengelemeye yetmedi. Bilançomuz eksidedir. Toplum şuurlanmaz ve
kendi değerlerine sahip çıkmazsa, gidişatın
nereye varacağını tahmin etmek, zor olmasa
gerek.
Herkese saygı ve selamlarımı ileterek, ''
neydim ne oldum“u bırakıp, ne olacağımı
daha fazla düşünmeye davet ediyorum.
Mahmut
Aşkar:
İhsan
Bey, bize zaman
ayırarak sorularımızı cevaplandırdınız,
Türkpartner adına size teşekkür ediyorum.
|