Delilerle
Arkadaşlık 1
Güneşi görmek ve güneşle yaşamak ne
kadar istenirse karanlıkla olmak da okadar bir hakikat değil
mi? Aydınlık bir yerin karanlıktan kurtarılması
ve karanlık da bir yerden ışığın
kovulması benzetmesine biraz sığınarak
hayat görüşümüze yol bulalım. Hayat bir yerde
kendini sürdürürken, yaşamakta olanların canlılığını
işaretlerken güneş için şarkılar söyler...Karanlığa
arkasını döner...Hayat kime yaşama hakkı
vermişse, o kendini göklerde uçmak gibi heveslere kaptırır.
Ruhun beden ile olan ilişkisinde insan çok
dolambaçlı yollara sapmaktadır. Dolambaçlı
yollar derken labirentler örgüsü desek daha doğru olur.
Göklerin başımıza yıldızlardan çatı
yaptığı toprakların ayağımızın
altından kaymasıyla birlikte mekan değiştirmiş
olmamız bir kaderdir. Doymayan karın olmaz..Karın
doymazsa da beden terk-i dünya eder. Hepsi okadar. Lakin
mekan değiştirmek bazen elimizde ve irademize bağlı
imişgibigörünelebilir. Kendimiz istedik de gittik...Ben
öyle niyet etmiştim...Sen ne dersen de, ben böyle
istiyorum, gibi cümleler beni hep güldürmüştür...Şartlar
bazen bizden dünyanın palavra şampiyonunu çıkartır.
Bazen zavallı bir yolcu...Bazen hayata kafa tutan bir
kabadayı.
Orman bir şehir gibidir. Biribirlerine benzerler.
İki yerde de ayakta duranlar çoktur...Hatta yerde
yatanlar da...Ormanda ağaç şehirde insan...Ağaçların
altında canlılığına son vermiş
kuru dallar ve kökler...Şehirde kendine gidecek yer
bulamamış meyhane sığınağında
hayata tekme atmakta olanlar. Boşa attıkları
her tekmenin ayaklarının altındaki nalları
söküp çıkardıklarını yürümeyi
denediklerinde fark ederler. Yani orman ve şehir benzer
özelliklere sahip iki mekan. Orman gece susmak istese de
susamaz...Rüzgarın ondaki yanlızlığı
almak için ağaçlara şarkı söyletmesini de
burada kaydedelim. Ya şehir... İşte bir an düşünün
ama bir an...Bir zaman dilimi demek istedim. İşte o
zaman da bir sessizlik olduğunu farz edin...Bir karanlık
dostu çıkar ki...İçindeki bütün mantık
kurallarına dinamit koymuş ve yaşayanların
ne kadarı uykuda ise o kadarına yetecek kadar sesle
birlikte çığlık atacak birisi çıkar
ortaya...Sonrasında uykuda olanların bir arayışı
vardır güneşe veya aydınlığa doğru,
ama gerçekleşmez...O çığlığın
sahibini görmek isterler...Aydınlık ne kadar önemlidir
o zaman...Anlatmaya gerek var mı?...Bütün akıllıları
geride bırakacak kadar deli...Gömlek karanlıkta görünmesin
diye giymeyip, karanlığı giyinen bir delinin
şiirini yazmaya başlar zaman...O bir zaman ki ad
bulamazsınız. Bir süreç ki ölçünüz yetmez. O
bir an ki akıllılar yaşayarak farkedemez. Ancak
gecenin o anında...Yani bizim ad koyamadığımız
anda ortaya çıkan delilinin adımlarını ve
gittiği hedefi tasvir etmek isterdim.Soluğunun
hacmini ölçmek isterdim...Bir ruh gibi yolun ortasında
olmasına rağmen ayaklarının altında
toprağın nasıl kaydığını ve
sesleriyle en yakın kıtayı salladığını
algılayarak kulaklarını açsa da bilemeyenlerin
bilgisine sunmak için anlatmak isterdim. Yanlız beden
dilini kullanarak hayata bakanların nasıl da
kekelediklerini, hatta nasıl dilsiz olduklarını
resimlemek isterdim.
Akıl bilgiyi çağırmaktan vazgeçmiş
ise işte o insanın yanında oturup bu yaşadıklarımı
anlatmaya yeltenir, gelen yolcunun söylediklerini bir bir en
ince ayrıtılarını unutmadan kayıt
edilmesini sağlardım. Görmek yetmez o anı
solumak isterdim. O hayatı yeni hayatlara eş
tutulması için destanlaştırırdım.
Şayet akıl bilgiye koşarsa benim söyleyeceklerimi
unutmak için yaşardım. Çünkü hayatta olanlar düşünmek
istemeden yaşamayı tercih ediyorlar...Düşünmek
aklın yoluna girmek ve aklı gönülle tanıştırıp
kavuşturmak. Ya gönül körelmişse...Yok yok burada
iş karışsın istemem. Yol artık o
yolcunun ne kadar isterse o kadar yürüsün. Deli dedikçe akıllıyı
hesaba katmanın bir manası yok. Dil kurşuna
dizilmiş. Hem yaralı hem de kan revan içinde
Yolcunun varlığını ancak dil yardımı
ile ortaya koymak mümkün...Dil yolcunun tek yapıcısı
konumunda..O halde deli ve dil yan yana varlar..Dile bakında
deliyi veya tam tersi deliye bakında dili görmek mümkün.
Dil kurşuna dizilmişse deli de büyük yaralar vardır.
Dom dom kurşunu derler ya işte bir manada ikisini de
tanınmaz yapan.
Önce ağır, bir ara hızlı adımlarla
ilerlerken kendinden başkasına imkan tanımayan
karanlık, bir ara önce mırıltılara sonra
da sesli ifadelere şahit olmak durumunda kaldı...
Deli mi yoksa karanlık mı dile gelmişti...Deli
zamanın şiirini yazıyordu. Zaman deli tarafından
şiirleştiriliyordu ...Şiir ve zaman özdeşleşmişti...
Delinin kimlik meselesi yoktu...Onun için zamanın surlarına
saldırırken tarihi sallıyordu...Tarih
unutkanların veya unutkanlık hastalığına
yakalananların yakasına yapışan bir deliyi
kaydediyordu.
Gece, bana bulaşma...Bana yaklaşma ki
Sen karanlıklarınla
Güneşi sürgüne göndermenle anılasın.
Zaman, bana üç buutlu bakma..
Ben zaten bütün yönleri aklımı yokluğunda
ezdim
Ayaklarım bile bir yolcunun gideceği yolda yürümüyor...
Çünkü bu yol
Senin bildiğin yol değil...
Çocukluk hayatı vardı bir noktada güneşle
birlikte doğan
Bütün saflıkların
anası...
Onu kaybedeli insan beni de kaybetti.
Allaha açtığım avuçlara bile dil uzatanlar
Beni duruşumla vuranların kahbeliğini unutmak mümkün
mü?
Gece bana bir adım daha gelme...Hatta beni anma bile...
O bıraktıklarımı toplamak istemiyorum ...Çünkü
zaman çıkıp geliyor
Oysa zamanı burakalı çocukluğum
hapis...Kiminle kurturabilecek?
Kirlenmiş hep dudaklar
Dil yitirmiş aşkını
Zaman düşme artık ardıma
Bana bir eş lazım değil
Gece beni bir yerde saklamaya kalkma
Senin yardımını da istemiyorum.
Yanlız beni dilim bırakmasın...Yanlızlığımı
haykırmak gerekirse ...
Dilsiz kalmak istemem bu geceyi benimle birlikte giyinmiş
mekanda..
Dağ ve ova iki nokta arasında kalmışlar...İki
taraf da açık...Kapısını
Örtmek gerekirse bana sormalarına gerek yok..
Bekçiler çıkarsa bir yerde..
Gece sana kızgınım
Zaman seni tanımıyorum...
Bir dostum var ikinize de söylüyorum...Dilim...Sakın
elimden alıp
Beni yanlız bırakmayın..
Burada donmak istemiyorum..
Şehir, saklandığı karanlıkların
arasından güneşle beraber ortaya çıktığında,
geceye sesini şiirle aksettiren adamın gölgesini,
heykelleştiriyordu...İşe koşanların
bazılarının rüyasında görülen bir
kahramana deli demek hoşuma gitmiyordu...Benim de dün
gece rüyalarımda dolaşmasına müsade etmemin
sebebini bir bilsem, belki bimeceyi çözecektim.
SAYFA
BAŞI
Yazarın
diğer
yazıları:
Delilerle
Arkadaşlık 1
Çocuklarımız
Eve Karne Getirmişler....
Uğur
Tarık’tan Alabildiklerim
SAYFA
BASI
|