·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


DÜŞÜNCE ODASI
                                                                                       Mustafa Can
 
mustafacan49@hotmail.com


Delilerle Arkadaşlık 1


           
Güneşi görmek ve güneşle yaşamak ne kadar istenirse karanlıkla olmak da okadar bir hakikat değil mi? Aydınlık bir yerin karanlıktan kurtarılması ve karanlık da bir yerden ışığın kovulması benzetmesine biraz sığınarak hayat görüşümüze yol bulalım. Hayat bir yerde kendini sürdürürken, yaşamakta olanların canlılığını işaretlerken güneş için şarkılar söyler...Karanlığa arkasını döner...Hayat kime yaşama hakkı vermişse, o kendini göklerde uçmak gibi heveslere kaptırır.
            Ruhun beden ile olan ilişkisinde insan çok dolambaçlı yollara sapmaktadır. Dolambaçlı yollar derken labirentler örgüsü desek daha doğru olur. Göklerin başımıza yıldızlardan çatı yaptığı toprakların ayağımızın altından kaymasıyla birlikte mekan değiştirmiş olmamız bir kaderdir. Doymayan karın olmaz..Karın doymazsa da beden terk-i dünya eder. Hepsi okadar. Lakin mekan değiştirmek bazen elimizde ve irademize bağlı imişgibigörünelebilir. Kendimiz istedik de gittik...Ben öyle niyet etmiştim...Sen ne dersen de, ben böyle istiyorum, gibi cümleler beni hep güldürmüştür...Şartlar bazen bizden dünyanın palavra şampiyonunu çıkartır. Bazen zavallı bir yolcu...Bazen hayata kafa tutan bir kabadayı.
            Orman bir şehir gibidir. Biribirlerine benzerler. İki yerde de ayakta duranlar çoktur...Hatta yerde yatanlar da...Ormanda ağaç şehirde insan...Ağaçların altında canlılığına son vermiş kuru dallar ve kökler...Şehirde kendine gidecek yer bulamamış meyhane sığınağında hayata tekme atmakta olanlar. Boşa attıkları her tekmenin ayaklarının altındaki nalları söküp çıkardıklarını yürümeyi denediklerinde fark ederler. Yani orman ve şehir benzer özelliklere sahip iki mekan. Orman gece susmak istese de susamaz...Rüzgarın ondaki yanlızlığı almak için ağaçlara şarkı söyletmesini de burada kaydedelim. Ya şehir... İşte bir an düşünün ama bir an...Bir zaman dilimi demek istedim. İşte o zaman da bir sessizlik olduğunu farz edin...Bir karanlık dostu çıkar ki...İçindeki bütün mantık kurallarına dinamit koymuş ve yaşayanların ne kadarı uykuda ise o kadarına yetecek kadar sesle birlikte çığlık atacak birisi çıkar ortaya...Sonrasında uykuda olanların bir arayışı vardır güneşe veya aydınlığa doğru, ama gerçekleşmez...O çığlığın sahibini görmek isterler...Aydınlık ne kadar önemlidir o zaman...Anlatmaya gerek var mı?...Bütün akıllıları geride bırakacak kadar deli...Gömlek karanlıkta görünmesin diye giymeyip, karanlığı giyinen bir delinin şiirini yazmaya başlar zaman...O bir zaman ki ad bulamazsınız. Bir süreç ki ölçünüz yetmez. O bir an ki akıllılar yaşayarak farkedemez. Ancak gecenin o anında...Yani bizim ad koyamadığımız anda ortaya çıkan delilinin adımlarını ve gittiği hedefi tasvir etmek isterdim.Soluğunun hacmini ölçmek isterdim...Bir ruh gibi yolun ortasında olmasına rağmen ayaklarının altında toprağın nasıl kaydığını ve sesleriyle en yakın kıtayı salladığını algılayarak kulaklarını açsa da bilemeyenlerin bilgisine sunmak için anlatmak isterdim. Yanlız beden dilini kullanarak hayata bakanların nasıl da kekelediklerini, hatta nasıl dilsiz olduklarını resimlemek isterdim.
            Akıl bilgiyi çağırmaktan vazgeçmiş ise işte o insanın yanında oturup bu yaşadıklarımı anlatmaya yeltenir, gelen yolcunun söylediklerini bir bir en ince ayrıtılarını unutmadan kayıt edilmesini sağlardım. Görmek yetmez o anı solumak isterdim. O hayatı yeni hayatlara eş tutulması için destanlaştırırdım.  Şayet akıl bilgiye koşarsa benim söyleyeceklerimi unutmak için yaşardım. Çünkü hayatta olanlar düşünmek istemeden yaşamayı tercih ediyorlar...Düşünmek aklın yoluna girmek ve aklı gönülle tanıştırıp kavuşturmak. Ya gönül körelmişse...Yok yok burada iş karışsın istemem. Yol artık o yolcunun ne kadar isterse o kadar yürüsün. Deli dedikçe akıllıyı hesaba katmanın bir manası yok. Dil kurşuna dizilmiş. Hem yaralı hem de kan revan içinde Yolcunun varlığını ancak dil yardımı ile ortaya koymak mümkün...Dil yolcunun tek yapıcısı konumunda..O halde deli ve dil yan yana varlar..Dile bakında deliyi veya tam tersi deliye bakında dili görmek mümkün. Dil kurşuna dizilmişse deli de büyük yaralar vardır. Dom dom kurşunu derler ya işte bir manada ikisini de tanınmaz yapan.
            Önce ağır, bir ara hızlı adımlarla ilerlerken kendinden başkasına imkan tanımayan karanlık, bir ara önce mırıltılara sonra  da sesli ifadelere şahit olmak durumunda kaldı...
            Deli mi yoksa karanlık mı dile gelmişti...Deli zamanın şiirini yazıyordu. Zaman deli tarafından şiirleştiriliyordu ...Şiir ve zaman özdeşleşmişti... Delinin kimlik meselesi yoktu...Onun için zamanın surlarına saldırırken tarihi sallıyordu...Tarih unutkanların veya unutkanlık hastalığına yakalananların yakasına yapışan bir deliyi kaydediyordu.

Gece, bana bulaşma...Bana yaklaşma ki
Sen karanlıklarınla
Güneşi sürgüne göndermenle anılasın.
Zaman, bana üç buutlu bakma..
Ben zaten bütün yönleri aklımı yokluğunda ezdim
Ayaklarım bile bir yolcunun gideceği yolda yürümüyor... Çünkü bu yol
Senin bildiğin yol değil...
Çocukluk hayatı vardı bir noktada güneşle birlikte doğan
Bütün saflıkların  anası...
Onu kaybedeli insan beni de kaybetti.
Allaha açtığım avuçlara bile dil uzatanlar
Beni duruşumla vuranların kahbeliğini unutmak mümkün mü?
Gece bana bir adım daha gelme...Hatta beni anma bile...
O bıraktıklarımı toplamak istemiyorum ...Çünkü zaman çıkıp geliyor
Oysa zamanı burakalı çocukluğum hapis...Kiminle kurturabilecek?
Kirlenmiş hep dudaklar
Dil yitirmiş aşkını
Zaman düşme artık ardıma
Bana bir eş lazım değil
Gece beni bir yerde saklamaya kalkma
Senin yardımını da istemiyorum.
Yanlız beni dilim bırakmasın...Yanlızlığımı haykırmak gerekirse ...
Dilsiz kalmak istemem bu geceyi benimle birlikte giyinmiş mekanda..
Dağ ve ova iki nokta arasında kalmışlar...İki taraf da açık...Kapısını
Örtmek gerekirse bana sormalarına gerek yok..
Bekçiler çıkarsa bir yerde..
Gece sana kızgınım
Zaman seni tanımıyorum...
Bir dostum var ikinize de söylüyorum...Dilim...Sakın elimden alıp
Beni yanlız bırakmayın..
Burada donmak istemiyorum..

            Şehir, saklandığı karanlıkların arasından güneşle beraber ortaya çıktığında, geceye sesini şiirle aksettiren adamın gölgesini, heykelleştiriyordu...İşe koşanların bazılarının rüyasında görülen bir kahramana deli demek hoşuma gitmiyordu...Benim de dün gece rüyalarımda dolaşmasına müsade etmemin sebebini bir bilsem, belki bimeceyi çözecektim.

SAYFA BAŞI



Yazarın diğer yazıları:

Delilerle Arkadaşlık 1
Çocuklarımız Eve Karne Getirmişler....
Uğur Tarık’tan Alabildiklerim

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Mustafa Can
Delilerle Arkadaşlık 1
Sizden Biri
Kan parası
Mahmut Aşkar
Fikriyatta Yenilenme
Üzeyir Lokman Çaycı
Yorgun değiliz biz türküler varken...
Sebahattin Çelebi
Sensizliğe
Şensel Aşkın
Bütün Duygularım
Dr. Nebil Bozdoğan
Burun estetiğinde modern yaklaşım
Şefik Kantar
Almanya’da Türk Adası
Yılmaz Kuzucu
Batıdan bir iç muhasebe
Hidayet Kayaalp
Ne yoksuluyuz biz?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
Fikret Ekin
Bir Konuşmaya Notlar..
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Muhsin Ceylan
Temennim, haksız çıkmak!
Ali Kılıçarslan
Doğru yazalım, doğru konuşalım!
Ozan Yusuf Polatoğlu
Seçim Şakası
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Ayten Kılıçarslan
Azınlık Türk kadın hareketi var mı?
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bili