·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


Perspektiv

          Osman Seçmez

 
osecmez@yahoo.de


Avrupa Birliği  Türkiye ilişkilerinde farklı perspektivler

Bilindiği gibi Avrupa Birliği
 1 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleşen tarihi genişleme ile birlikte,  25 üyeli, 430 milyona varan nüfusu  ile dev bir pazar haline gelen, büyük bir güç olduğu iddia edilmektedir.

Toplam Gayri Safi Milli Hasıla“ları  (GSMH)  yaklaşık 12 trilyon dolara ulaşmıştır.        (NAFTA hariç).  Dünya’ da  bu manada daha büyük bir birlik yoktur.

Ekonomik yapıları daha da   birbirine bağlanmış, ortak para birimi Euro’yu uzun bir çalışmayla gerçekleştirmişler, daha içiçe bir bütünlük olmak yolunda bir adım daha atmışlardır.

Ortak savunma hattı konusunda da ciddi adımlar atılmış, bazı prüzler dışında kısa ya da orta vadede  hızlı hareket kabiliyeti olabilecek,yüksek teknoloji donanımlı ordu oluşturulması  beklenmektedir.

Yeni üyelerle sınırlar genişlemiş, baltık ülkelerini’ de içlerine alarak , hem kuzeyden, hem de batıdan  Rusya ile komşu olmuşlardır.

Bu birlikten Avrupalı, Amerikalı gibi cok boyutlu bir millet olgusu beklenirken, olaylar ve son gelişmeler cok farklı olarak cereyan etmektedir.

Bir yandan Amerika’ nın  birliği bozucu hamle ve atakları devam ederken, kendi aralarında da sürekli sürtüşmeler devam etmektedir. Bunun siyasi olgusu Irak işgali sırasında daha da net olarak ortaya çıkmıştır. İngiltere, İtalya, bazı baltık ülkeleri ve Polonya Amerika ile birlikte hareket ederken, Fransa ve Almanya tamamen farklı bir yol takip etmişlerdir.

Bahar Zirvesi 2000’  de benimsedikleri Lizbon stratejisi ile 2010 yılına kadar ekonomik olarak bir dünya gücü olma hedefini koyan Avrupa Birliği ekonomik entegrasyon çalışmalarına devam etmektedir.
Bu yıl, Avrupa’yı etkileyen enerji krizi, enerji politikalarında ortaklık ihtiyacını gündeme getirmiştir Fakat bu konuda da üye ülkeler farklı yollar takip etmeye devam etmektedir.

Almanya, Fransa  ve Rusya arasındaki üçlü ilişki daha da kuvvetlenerek devam etmektedır. Almanya başta kendi enerji ihtiyacını garanti altına almak, daha da önemlisi Fransa’yı da dahil ederek daha geniş alanlara enerji sevkiyatı yapabilmek için mevcut enerji hattına alternativ ( Ukrayna üzeri gelen hat ) hatta Polonya’ yı da es geçerek, baltık denizi üzerinden  özel bir enerji hattı  çalışmalarına hızla devam etmektedir.

Yeni iş başına gelen Polonya Hükümeti bundan hayli rahatsız olmuş, bu hattı  Üçüncü Reich (Nazi ) Almanyası ve Stalin Rusyası arasında o dönemlerde imzalanan Pakt’a benzetmiştir.

Fransa’ nın, Belçika ile ortak olduğu Suez enerji şirketinin İtalyan ENEL’e satılmasını engellemesi, Madrid’in İspanyol ENDESA’yı satın almak isteyen Alman E.ON enerji şirketine "hayır" demesi tartışmaları devam etmektedir.
Zirveden çıkan belgeleri incelediğimde, Komisyon Başkanı Barroso’nun,
"Pazarlarımızı birbirimize kapatırken dünyaya nasıl açılacağız?" sorusuna pek bir yanıt gelmediğini görüyorum  diyen AB Komisyon Başkanı Barossa nın endişeleri bununla sınırlı değildir.

Bunun yanında Avrupa’da ulusal hareketler ve milliyetci söylemler daha da keskin hale gelmektedir.

AVRUPALI patronların patronu, işverenler örgütü UNICE’nin başkanı Ernest-Antoine Seilliere Fransızca değil de İngilizce konuştuğu için Chirac’a salonu terkettiren ulusalcı tepki, buzdağının görülen ucu olarak görülebilir.

Avrupa, anayasa girişiminin başarısızlığını ciddi biçimde tartışmaktan kaçındığı gibi, üye ülkeler arasında bile koruma duvarları yükselten milliyetciliğin üzerine de ciddi biçimde gidememektedir.

‘Altı yıl önce koyduğu hedefleri bir türlü gerçekleştiremeyen bir Avrupa’nın genişleme projesini daha ileri götürmesi, o yükü kaldırması gerçekten mümkün değildir’, açıklamaları  bütün üye ülkeler tarafından daha sıkca dile getirilmeye başlanmıştır.

AB Türkiye ilişkileri bu zamana kadar hep zikzaklarla devam etmiştir. Türkiye ye sürekli  dayatmalar yapılmış,  çifte standartlı yaklaşılmıştır. Verilen sözler yerine getirilmemiş,   anlaşmalar bahaneler üretilerek hayata geçirilmemiştir.

Türkiye, Gümrük Birliği  anlaşmaları çerçevesinde yıllık 5,  6 milyar dolar zarar ettiği uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

Bunun  karşılığında, bu zamana kadar  ne ekonomik, ne de siyasi hiçbir  fayda  görülmemiştir. Oyalama ve bahane bulma metod ve stratejileri aynen devam ettiği gözükmektedir.

Referanduma gidecegiz tehdidi, demokles kılıcı gibi başımızın üstüne  koyulmuştur.
AB ile ucu açık (her tarafı açık) , ne olacağı belli olmayan bir sürece girmiş bulunuyoruz.

Türkiye ile AB  35 maddelik üyelik müzakerelerine başlayacaktır. Şu an tarama süreci başlatılmıştır.

Nitekim, her türlü şüphe ve kaygısına rağmen halkın AB ile bütünleşme projesine % 65’in altına düşmeyen bir çoğunlukla destek vermeye devam etmesinin temel nedeni, AB’den beklediği faydanın,  öncelikle ekonomik bir fayda olmasıdır. Ekonomik tarafı törpülenmiş bir AB projesini, yalnızca bir siyasi dönüşüm projesi olarak, bu proje kulağa ne kadar iyi gelirse gelsin, Türk Milletine  benimsetmek mümkün değildir.

Kendi geleceği bile belli olmayan AB sürecinde Türkiye daha gerçekci davranmalı, gerek siyasi gerekse ekonomik  çıkarlarını çok iyi  tesbit ederek hareket etmelidir.

Türkiye AB için olmazsa olmaz kıskacından çıkarılmalı, daha gerçekci ve çok boyutlu siyasi ve ekonomik açılımlar yapmalıdır.

SAYFA BASI

Yazarın diğer yazıları:

Avrupa Birliği  Türkiye ilişkilerinde farklı perspektivler

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Osman Seçmez
Avrupa Birliği  Türkiye ilişkilerinde farklı perspektivler
Yılmaz Kuzucu
Mayıs Mektubu
Haldun Çancı
Büyük Karara Doğru
Yakup Yurt
Tarihte ve gelecekte kadının yeri
Ali Kılıçarslan
Made in Germany
Mahmut Aşkar
Kapak Olmayın Yeter!
Veli Kalli
Gurbet Çilesi
Nuran Yelkenci
Sen de Haklısın, Sen de Haklısın, Sen de!
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Güzel İstanbulumuz şantiye alanı mı olacak?
Şefik Kantar
Her şey hayallerle başlar
Hidayet Kayaalp
Kasıntı Kütürü
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Avrupa Birliği "Faşizmi"
Sebahattin Çelebi
zifirî
Hasan Kayıhan
Ben "Hicbir Şey" demiyorum!..
Orhan Aras
Bizi Hangi Dünyada Öldürüyorlar Kardeşler
Ayten Kılıçarslan
Almanya yaşlanıyor
Mustafa Can
Ben Uyumdan Yanayım, Ya siz..........
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Betül Parlar
Hey du...
Fikret Ekin
Türkiye’nin “Sorunu”
M. Ali Aladağ
Almanya Seçimlerini Nasıl Okursunuz?
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Üzeyir Lokman Çaycı
Siyah Çelişkiler
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç