A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu Kendinizi değil kilonuzu yakın
·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  YAZARLAR  
·  SÖYLEŞİ  
·  EKONOMİ  
·  POLİTİKA  
·  SPOR  
·  DÜNYA  
·  KADIN & YAŞAM  
·  SAĞLIK  
·  MUTFAK  
·  ÇOCUKLAR  


Perspektiv

               Osman Seçmez

 
osecmez@yahoo.de


Hayatın gerçek adı: SU

Niçin böyle bir başlık attık ?

Çünkü, gelecek  10’ lu yılların en önemli meselesi su olacaktır. Dünya genelinde şimdiden çok ciddi  kullanılabilir temiz su krizleri  yaşandığı biliniyor.  Başta ABD olmak üzere kullanılabilir su’yun büyük bir kısmını batı ülkeleri tüketmektedir.

Son yıllarda  süper güçler olarak tabir edilen ülkeler su konusunda çok önemli araştırmalar yapmaktadırlar.

Sadece ABD de yaklaşık 30 civarında  ciddi enstitüler su konusunda  araştırmalar yaparak ABD kongresine ve ABD  hükümetlerine  veriler vermektedirler.

Hatta  boyutlar çok geniş çaplı tutularak, olası su savaşları konusunda da stratejiler oluşturulmaktadır.

Su sadece  içmelik olarak değil, su gücü kullanılarak başta Kanada olmak üzere ABD, Fransa, Rusya  enerji üretimlerini  önemli boyutlara taşımışlardır.

Yeryüzünde bulunduğu bilinen su miktarı 1.38x1018 tondur   Bütün Dünya’da insanların kullandığı tatlı su miktarı yılda 4.000  milyar tonu bulmaktadır.
Yeryüzündeki suların %98’i gerek içme gerekse sulama suyu olarak doğrudan doğruya   yararlanılamayan tuzlu sulardır.

Dünyamızın dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, mevcut su kaynaklarının  sadece %2.6’sı içme, kullanma ve sulama maksadıyla kullanılabilir durumdadır.

30 milyonluk Meksika’da nüfusun %40’ına sağlıklı içme suyu verilememektedir. Hindistan’da kuraklık ormanların tahribi nedeni ile kuyulara kanalizasyon suyu ve endüstriyel  artıklar karışmıştır. Dolayısıyla şimdiden büyük su sıkıntıları başgöstermektedir.

Dünya kaynaklar Enstitüsü 1996’daki 5.3 milyarlık dünya nüfusunun sadece 3.4 milyarının ortalama;   50 lt/kişi/gün su alabildiği geriye kalan 2 milyar kişinin temiz suyu olmaması nedeni ile epidemik  hastalıklar, açlık ve ölümle karşı karşıya bulunduğu bildirilmektedir.

Çin’de yapılan bir çalışmada su kaynaklarının sadece 700 milyon kişiye yetişebileceği tespit edilmiştir.

Susuzluktan bazı medeniyetlerin yok olduğu eski zamanlarda bilinen gerçeklerdir, son yüzyıl içinde de benzer hadiseler cereyan etmiştir.

1899’da Pnoenik şehri iki yıl susuzluk sonucu yok olmuştur. 1954-1958 kuraklığından bir milyonun üstünde kişi Rio de Jenerio ve San Paulo gibi güney şehirleri  civarına göç etmişlerdir.

Tokyo’da 1964 yılında 41 günlük ciddi su krizi yaşanmıştır. 1976-1977’de İngiltere ve ABD’nin batısı kuraklıktan ciddi boyutlarda etkilenmiştir.

İsrail yıllardan beri çok ciddi su sıkıntısıyla karşıkarşıya kalmıştır. Golan tepelerini halen işgal etmesinin nedeni budur. Polonya’da nehirlerin 1/3’ünün hiçbir amaçla kullanılamayacak kadar kirli olduğu belirlenmiştir. Mexico City’de musluklardan devamlı su akmadığı, aktığı zaman ise sarı renkli ve kurtlu olduğu  görülmüştür.

ABD’de EPA ( Emerion Protetion Agency) tüm akarsu ve göllerin yaklaşık yarısının ve bazı  yer altı sularının kirlilik sebebi ile kullanılamaz durumda olduğu tespit edilmiştir.

Almanya’da bilinen su kaynaklarının yarısından faslası aşırı kirlilikten dolayı kullanılmaz hale geldiği bildirilmektedir.

Türkiye’de ekonomik anlamda tüketilebilecek yer altı ve yer üstü  suyu miktarı 110 milyar m3, kişi başına 1692 m3 su düştüğü belirlenmiştir.

İhtiyaçların bölgelere göre  değişiklik arz etmesi ve yerel  oluşu ayrıca iklim şartlar ile nüfus yoğunlukları ve suyun nakli neticesinde Türkiye dahil birçok ülkede şehir suları ihtiyacı karşılayamamakta ve  şehirlere yeterli su  verilememektedir.

Bilindiği gibi ülkemizde, özelliklede büyük şehirlerimizde su kesintileri devam etmektedir.

Ülkemizde  el değmemiş kaynakların  kullanıma açılmasının yanı sıra kullanılanların israftan kurtarılması  da başlı başına ayrı bir potansiyel oluşturmaktadır. Sadece su kaynakları coğrafi nedenlerle kısıtlı olan ülkeler israftan kaçınmaları yeterli olmayacaktır.

Bu şartlar devam ettiği  takdirde 2025 yılında 37 ülkede çok ciddi kuraklık yaşanacağı tahmin edilmektedir.  Bu nedenle  su ticari bir  ürün olarak kabul edilmeli,  ekonomik projeler  yapılarak su dan ülke ekonomisi daha fazla  yararlanmalıdır.

Ülkemiz iddia edildiği gibi su zengini bir ülke değildir. Bütün dünya genelinde başgösteren iklim  değişiklikleri, yağışsız kurak dönemlerin başlaması ülkemizin su potansiyelini de olumsuz etkileyecektir.

Bu sınırlı tatlı su kaynakları da, ev, ve endüstriyel atıklar, yanlış tarım uygulamaları ve benzeri  sebeplerle hoyratça kirletilmektedir.. Bu sebeple bütün ülkeler, tatlı su  kaynaklarını özel bir itinayla koruyacak tedbirleri almaktadırlar.

Şimdiden Türkiye üzerinde su spekulasyonları yapılmaktadır. Suriye, Irak başta olmak üzere  bölge ülkeleri sürekli tahrik edilmektedir. Batı başkentlerinde gelecekte su savaşları projeleri coktan hazırlanmıştır.

Türkiye acilen milli bir su polıtikası üretmeli, gelecekte başgösterebilecek bütün senaryolara karşı gerekli  hazırlıklarını mutlaka yapmalıdır.

Suya hakim olacak ülkeler geleceğin süper güçleri olacaklardır.

Kaynaklar:

-- Ortadoğu’da su meselesi:              Prof.Dr. Ali İhsan Bağış

--  Ortadoğu’da su meselesi:             Ali Haydar Koç

--  Su Problemleri:                             Doç. Dr. Cemal Zehir

--  Su krizi:      Jamie Pıttock ( Dünya Vahşi Yaşam Fonu Uluslararası Programı Başkanı )

Osman Seçmez

Köln, 12.09.2006

SAYFA BASI

Yazarın diğer yazıları:

Hayatın gerçek adı: SU
Herşey çok iyiye gidiyor derken...
Vergi Rekortmenleri…,  TARIM
Dalgalar kıyıya yaklaşmıştır
Yeni bir Menevra
Avrupa Birliği  Türkiye ilişkilerinde farklı perspektivler

   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Bu Vebal Kimin?
Bilgiye muhtacız, bilge başımızın tacı... Lâkin arınmış, durulmuş bilgi ve arındıran bilge! Devam

Yakup Yurt

14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ VE 3S KURALI…
Gül-diken bütününde esas olan güldür.
Devam

Hidayet Kayaalp

OYNAMADAN GÜLEBİLMEK
„Gülelim-oynıyalım“  şeklinde deyim üreten belki de az millet bulunur yeryüzünde. Devam

Ali Kılıçarslan

TÜRKİYE GÖÇ VAKFI
Göç hareketi yarım yüzyıllık bir süreçten sonra, özellikle göç edilen ülkelerde yeni bir boyut kazanmıştır. Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Leman Kuzu

SEVGİ  ZAMANI!..
SEVGİ  İNSANLARA VERDİĞİNİZ SÜRECE SEVGİDİR...   Devam

Yakup Tufan

GÖÇMENLER VE UYUM MECLİSLERİ
Almanya’da gerçekleşmesi arzu edilen gerçek bir uyum, ançak -gerçek bir demokratik hak- ve -eşitlik ilkesi- ile elde edilebilir. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

İsrail'in Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Türkiye ile Ermenistan'ın Zürih Protokolü çerçevesinde yeni bir süreci başlatması, barış adına iyi bir gelişmedir. Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Köpekler ve İnsanlar
Hepimiz farklı zaman ve mekânlarda keşke dedik. Hem de bir defa değil binlerce kez söyledik…
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat