Hayatın gerçek adı: SU
Niçin böyle bir başlık attık ?
Çünkü, gelecek 10’ lu yılların en önemli meselesi su
olacaktır. Dünya genelinde şimdiden çok ciddi
kullanılabilir temiz su krizleri yaşandığı biliniyor.
Başta ABD olmak üzere kullanılabilir su’yun büyük bir
kısmını batı ülkeleri tüketmektedir.
Son yıllarda süper güçler olarak tabir edilen ülkeler su
konusunda çok önemli araştırmalar yapmaktadırlar.
Sadece ABD de yaklaşık 30 civarında ciddi enstitüler su
konusunda araştırmalar yaparak ABD kongresine ve ABD
hükümetlerine veriler vermektedirler.
Hatta boyutlar çok geniş çaplı tutularak, olası su
savaşları konusunda da stratejiler oluşturulmaktadır.
Su sadece içmelik olarak değil, su gücü kullanılarak başta
Kanada olmak üzere ABD, Fransa, Rusya enerji üretimlerini
önemli boyutlara taşımışlardır.
Yeryüzünde bulunduğu bilinen su miktarı 1.38x1018
tondur Bütün Dünya’da insanların kullandığı tatlı su
miktarı yılda 4.000 milyar tonu bulmaktadır.
Yeryüzündeki suların %98’i gerek içme gerekse sulama suyu
olarak doğrudan doğruya yararlanılamayan tuzlu sulardır.
Dünyamızın dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, mevcut
su kaynaklarının sadece %2.6’sı içme, kullanma ve sulama
maksadıyla kullanılabilir durumdadır.
30 milyonluk Meksika’da nüfusun %40’ına
sağlıklı içme suyu verilememektedir. Hindistan’da kuraklık
ormanların tahribi nedeni ile kuyulara kanalizasyon suyu ve
endüstriyel artıklar karışmıştır. Dolayısıyla şimdiden
büyük su sıkıntıları başgöstermektedir.
Dünya kaynaklar Enstitüsü 1996’daki 5.3 milyarlık dünya
nüfusunun sadece 3.4 milyarının ortalama; 50 lt/kişi/gün
su alabildiği geriye kalan 2 milyar kişinin temiz suyu
olmaması nedeni ile epidemik hastalıklar, açlık ve ölümle
karşı karşıya bulunduğu bildirilmektedir.
Çin’de yapılan bir çalışmada su kaynaklarının sadece 700
milyon kişiye yetişebileceği tespit edilmiştir.
Susuzluktan bazı medeniyetlerin yok olduğu eski zamanlarda
bilinen gerçeklerdir, son yüzyıl içinde de benzer hadiseler
cereyan etmiştir.
1899’da Pnoenik şehri iki yıl susuzluk sonucu yok olmuştur.
1954-1958 kuraklığından bir milyonun üstünde kişi Rio de
Jenerio ve San Paulo gibi güney şehirleri civarına göç
etmişlerdir.
Tokyo’da 1964 yılında 41 günlük ciddi su krizi yaşanmıştır.
1976-1977’de İngiltere ve ABD’nin batısı kuraklıktan ciddi
boyutlarda etkilenmiştir.
İsrail yıllardan beri çok ciddi su sıkıntısıyla karşıkarşıya
kalmıştır. Golan tepelerini halen işgal etmesinin nedeni
budur. Polonya’da nehirlerin 1/3’ünün hiçbir amaçla
kullanılamayacak kadar kirli olduğu belirlenmiştir. Mexico
City’de musluklardan devamlı su akmadığı, aktığı zaman ise
sarı renkli ve kurtlu olduğu görülmüştür.
ABD’de EPA ( Emerion Protetion Agency) tüm akarsu ve
göllerin yaklaşık yarısının ve bazı yer altı sularının
kirlilik sebebi ile kullanılamaz durumda olduğu tespit
edilmiştir.
Almanya’da bilinen su kaynaklarının yarısından faslası aşırı
kirlilikten dolayı kullanılmaz hale geldiği
bildirilmektedir.
Türkiye’de ekonomik anlamda tüketilebilecek yer altı
ve yer üstü suyu miktarı 110 milyar m3, kişi
başına 1692 m3 su düştüğü belirlenmiştir.
İhtiyaçların bölgelere göre değişiklik arz etmesi ve yerel
oluşu ayrıca iklim şartlar ile nüfus yoğunlukları ve suyun
nakli neticesinde Türkiye dahil birçok ülkede şehir suları
ihtiyacı karşılayamamakta ve şehirlere yeterli su
verilememektedir.
Bilindiği gibi ülkemizde, özelliklede büyük şehirlerimizde
su kesintileri devam etmektedir.
Ülkemizde el değmemiş kaynakların kullanıma açılmasının
yanı sıra kullanılanların israftan kurtarılması da başlı
başına ayrı bir potansiyel oluşturmaktadır. Sadece su
kaynakları coğrafi nedenlerle kısıtlı olan ülkeler israftan
kaçınmaları yeterli olmayacaktır.
Bu şartlar devam ettiği takdirde 2025 yılında 37 ülkede çok
ciddi kuraklık yaşanacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle
su ticari bir ürün olarak kabul edilmeli, ekonomik
projeler yapılarak su dan ülke ekonomisi daha fazla
yararlanmalıdır.
Ülkemiz iddia edildiği gibi su zengini bir ülke değildir.
Bütün dünya genelinde başgösteren iklim değişiklikleri,
yağışsız kurak dönemlerin başlaması ülkemizin su
potansiyelini de olumsuz etkileyecektir.
Bu sınırlı tatlı su kaynakları da, ev, ve endüstriyel
atıklar, yanlış tarım uygulamaları ve benzeri sebeplerle
hoyratça kirletilmektedir.. Bu sebeple bütün ülkeler, tatlı
su kaynaklarını özel bir itinayla koruyacak tedbirleri
almaktadırlar.
Şimdiden Türkiye üzerinde su spekulasyonları yapılmaktadır.
Suriye, Irak başta olmak üzere bölge ülkeleri sürekli
tahrik edilmektedir. Batı başkentlerinde gelecekte su
savaşları projeleri coktan hazırlanmıştır.
Türkiye acilen milli bir su polıtikası üretmeli, gelecekte
başgösterebilecek bütün senaryolara karşı gerekli
hazırlıklarını mutlaka yapmalıdır.
Suya hakim olacak ülkeler geleceğin süper güçleri
olacaklardır.
Kaynaklar:
-- Ortadoğu’da su meselesi:
Prof.Dr. Ali İhsan Bağış
--
Ortadoğu’da su meselesi: Ali Haydar Koç
-- Su Problemleri: Doç. Dr.
Cemal Zehir
-- Su krizi: Jamie Pıttock ( Dünya Vahşi Yaşam Fonu
Uluslararası Programı Başkanı )
Osman Seçmez
Köln, 12.09.2006
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Hayatın
gerçek adı: SU
Herşey
çok iyiye gidiyor derken...
Vergi
Rekortmenleri…, TARIM
Dalgalar
kıyıya yaklaşmıştır
Yeni
bir Menevra
Avrupa
Birliği Türkiye ilişkilerinde farklı perspektivler
SAYFA
BASI
|