KONFETİ DEMOKRASİ
Demokrasi:uygulama olarak, başlangıçta “Doğrudan Demokrasi”
olarak kendini gösterir. Bu süreçte (City state/Şehir
devleti) halk bütünüyle yönetime katılmaktaydı. Sonraları
nüfus artışı, devletlerin büyümesi gibi nedenler, halkın
yönetime katılımını temsilcileri eliyle kullanmasını zorunlu
kılmış bu aşamanın ürünü olarak da “Temsili Demokrasi”
doğmuştur. Bu iki evre demokrasinin daha çok biçimsel
boyutunu tanımlar. Nitelik boyutunda ise pluralist
pencereden bakıyoruz/bakmalıyız da.
çoğulculuğu/katılımcılığı ne ölçüde görebiliyoruz.
Peki demokrasi denemelerimizi, kültürümüzü,kısaca
demokrasi serüvenimizi masaya yatırırsak ne göreceğiz?
Tanzimat dönemi bizde ilk deneme olarak değerlendirilir.
O ana kadar daha çok dini cemaatlerin şemsiyesi altında
farklı hukukların da uygulama alanı bulduğu bir yönetim
biçimi vardır. Fakat baskın olan Müslüman tebeadır.
Tanzimatla diğer cemaat ve gruplar için de bazı edinimler
sağlanmıştır. Bu deneme Mustafa Reşit Paşa’nın öncülüğünde
gerçekleşen bir bürokrat hareketi/dizaynıdır. Kısaca
taban/halk bu hareketin içinde yoktur.
İkinci deneme/aşama Abdülaziz’in devrilmesiyle/darbeyle
ilan edilen Meşrutiyet denemesi/dönemidir. Bu dönemde Kanuni
Esasi/Anayasa ilanı vardır. Meşrutiyeti sağlayan kadroya
bakınca; sivil bürokratın yanında, askeri bürokratıda
görüyoruz. Bu da tepeden yapılan bir düzenleme olduğu için
hareketin içinde halk ve aydın kesim yoktur. Diğer önemli
bir ayrıntı/tesbit olarak ta; siyasi tarihimizde darbe ve
anayasa ikilisinin birlikteliğine burada da tanık oluruz.
Üçüncü deneme/dönem cumhuriyetin ilan edildiği dönemdir.
Bu dönemde devleti kuran kadro askeri kadro olduğu için, bu
evrede de halk yok,askeri kadro vardır. Gerçi cumhuriyetin
ilanını sağlayan zeminin oluşumunda Anadolu halkının
topyekun seferberliği vardır. Fakat rejimin ilanı/kararı
askeri bürokrasinindir.
Tek partili bir dönemdir bu dönem.çok partili bir deneme
yapılmış fakat Osmanlı’daki gibi benzer nedenlerden ötürü
nasıl anayasa padişah tarafından askıya alındıysa; bu
dönemde de kurdurulan/izin verilen ikinci parti
kapatılmıştır.
Bir önceki sayıda belirttiğim gibi çok partili demokrasi
dönemine geçişimiz de tabandan gelen bir hareket değil, dış
dinamiklerin tazyiki sonucudur, konjonktüreldir. Buradan
çıkan sonuç şudur. Bizde demokrasi batıdaki gibi halk ve
aydın kesimin kazanımı olarak değil, tepeden yapılan
düzenlemeler sonucu gelmiştir. Özetle ithaldir. terlemeden
kazanılmıştır/verilmiştir. Sahiplenmedeki eksiğimiz de
burada yatmaktadır. Argo bir ifadeyle beleştir. Konfeti
Demokrasi nitelememin nedeni de budur.
Kültürümüzde jakoben çizgi çok belirgindir. Arka planına
bakınca monarşik bir mirasın varlığını görürüz. Biz her
nekadar Monarkın yönetimine son verdiysekte monarkça
yönetime son veremedik. Hatta bürokratik oligarşik bir
yapıyı monarkın yerine ikame ettik. Bu yapı canı ne kadar
isterse o kadar demokrasi dedi. Çünkü yetki ve güç olarak
donanımlı bir yapıdır bu. ”Bu ülkeye komünizm gelecekse
onuda biz getiririz”
sözü, suçun sabit olduğuna karar vermek için yeterli bir
itiraftır.
Yönetim kademesi böyle, peki halk? hatta aydın? Hala
vatandaş kimliğinden uzakta hala tebea özellikleri
taşımıyormu? Her kesimin işine gelen bir monarkı ve her
kesimin “padişahım çok yaşa” sesleri kulağınızda
yankılanmıyormu? Eğer demokrasiyi bir kriter/mihenk taşı
olarak alırsak; Altıncı filoyu protesto edenleri
taşlayanlarla, 28 şubatı alkışlayanların bu refleksleri
hatta ruhi yapısı 24 ayar antidemokrattır. Her ikiside de
kendine göre vehim ve korkularla demokrat çizginin dışına
çıkmıştır. Bu yapı varolduğu sürece de düzenlemeler hep
tepeden yapılmış, konfeti gibi yukarıdan üzerimize
atılmıştır. Adı üstünde konfeti,her kesim üzerinden
konfetileri silince; yere düşen konfetiler de son elli yılda
tam dört kez süpürülmüştür. Oysa demokrasi havai fişek gibi
aşağıdan yukarıya fırlatılmalı ki aydınlatsın.
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Konfeti
Demokrasi
Ya
İstikrar ya Seçim
Padişahım
çok yaşa
TİRYAKİLİK
Siya
Viya
SAYFA
BASI
|